Sosyal Medya Mahremiyeti

Boğaziçi Üniversitesi’nden sosyal medyada kişinin mahremiyetini koruyan yazılım

Günümüzde internet hiç olmadığı kadar özel hayatlarımıza girmiş durumda. Sosyal medya platformlarına zaman ve mekândan bağımsız olarak kolayca ulaşılabilmesi paylaşım yoğunluğunu da arttırıyor. Bilginin anlık paylaşılabiliyor olması insanların çektikleri video ve fotoğrafları hemen paylaşma isteklerini arttırıyor. Bu anlık verilen kararlar, kullanıcıların hem kendi hem de çevresindeki insanların mahremiyetlerini zedeler boyuta ulaşmış durumda.


Sosyal medya kullanımının mahremiyet üzerinden tartışılıp etik bir konu haline getirilmesi yeni bir olgu. Fakat ilerleyen zamanlarda daha çok tartışılacak gibi gözüküyor. Kültürden kültüre, kişiden kişiye ve aynı toplum içerisinde zamanla değişebilen bir şey olan mahremiyet kavramı, sınırlarının ve kurallarının belirlenmesi zor olan bir mesele. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Pınar Yolum ve araştırma grubu, sosyal medyadaki mahremiyet ihlâllerini en aza indirmeyi hedefleyen bir yazılım geliştiriyor. Bu yazılım Facebook kullanıcılarının gönderilerinin içeriklerine göre kimlerle paylaşılacağını belirliyor ve kullanıcıların mahremiyet kriterlerini zamanla öğrenip kişisel bir asistan görevi görüyor.

Sosyal medyada kişilerin güvenliğinin sağlanması yönünde yürüttüğünüz çalışmayı biraz anlatır mısınız?

Pınar Yolum- Sosyal medyada çok fazla bilgi paylaşıyoruz, bu da iyi bir şey çünkü biz sosyal medyayı bunun için kullanıyoruz yani paylaşmak istiyoruz. Dolayısıyla sosyal medyayı kullanmayalım diye bir opsiyon söz konusu değil. Fakat paylaşılan çok fazla bilgi var ve biz bu bilgileri doğru insanlarla paylaşıp paylaşmadığımızı her zaman kontrol edemiyoruz.

İstediğimiz öyle yazılımlar geliştirelim ki, kullanıcılara destek olsun ve onların mahremiyetlerini korumalarına yardımcı olsun. Mesela mahremiyetleri ihlal edildiğinde onları uyarsın veya mahremiyetlerinin ihlal edilmemesi için onlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda önerilerde bulunsun. Bunu yaparken çözmeye çalıştığımız önemli bir problem şu: Bir kullanıcının neyi mahrem olarak gördüğünü öğrenebilir miyiz? Mahremiyet kişiden kişiye değişen bir şey. Bu nedenle kişiye özel bir şekilde düşünülmesi gerek. Mesela güvenlik daha farklıdır, yani karşılaştırdığımız zaman, insandan insana değişen bir şey değildir. Mesela kredi kartının çalınması herkes için bir güvenlik sorunudur. Hâlbuki mahremiyet öyle değil. Bu nedenle bir yazılım yapalım, içine kurallar koyalım ve herkesin mahremiyetini bu yazılım korusun demek mümkün değil. Zaman içerisinde bu yazılımın sizin için neyin mahrem olduğunu öğrenmesi gerekli.

Mahremiyet oldukça öznel bir kavram, bunu bir yazılım nasıl öğrenebilir?

Evet, bu zor bir problem çünkü bizim mahremiyet anlayışımız da hem zaman içerisinde değişiyor hem de içinde bulunduğumuz duruma göre değişiyor. Öğrencilerimle çalıştığım için şu şekilde örneklerle karşılaşıyorum; “Şehir dışına çıktığım zaman resimlerimi annem görsün istemiyorum, çünkü çok endişeleniyor.” Bu durumda resimlerimi anneme gösterme seçeneği olmaz. Çünkü genelde resimlerini annesine gösteriyor. Daha da komplike kurallar olabilir; “Şehir dışına akşamları gittiğim zaman annem endişeleniyor, ama gündüzleri sorun değil.” Ya da “Şu şehre gitmem sorun değil ama şuna gitmem sorun” gibi farklı beklentileri olan kullanıcılar var. Kullanıcılarla da birebir çalışmalar yapıyoruz.

Bizim yapmaya çalıştığımız şey, böyle bir yazılım geliştirip bu yazılımın Facebook’ta yaptığınız paylaşımı belirli insanlardan sakladıysanız ne tür içerikleri ne tür insanlardan saklıyorsunuz, hangi zamanlarda saklıyorsunuz gibi bilgilerin zaman içerisinde yazılım tarafından öğrenilmesini sağlamak.   Ayrıca başkalarının yaptığı paylaşımlar da sizin mahremiyetinizi ihlal edebiliyor. Bu örnekleri özellikle Facebook’ta çok fazla görüyoruz.

Siz, öğrenebilen bir yazılım geliştirmiş oluyorsunuz, bunu biraz daha açabilir misiniz?

2014-2016 seneleri arasında TÜBİTAK destekli yürütülen ve hala devam eden bu projede farklı yapay zekâ teknikleri kullanarak hem kullanıcıların mahremiyet isteklerini öğreniyoruz, hem de bunları korumaları için destek veriyoruz. Kullanılan tekniklerden bir tanesi, Argumentation (muhakeme) dediğimiz oldukça yeni bir yöntem. Akıllı yazılımların birbirlerine savlar sunarak, ortak bir karar almayı mümkün kılıyor.

Şöyle bir sistem geliştirdik;

Örneğin ben bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum, bunu paylaşacağımı kendi Facebook uygulamama söylediğim zaman bizim yazılımımız devreye giriyor ve benim yazılımımı bu fotoğraftan etkilenecek diğer Facebook kullanıcılarının yazılımları ile diyaloğa giriyor. Böylece akıllı uygulamalarımız birbirleriyle konuşarak ortak bir karar veriyorlar. ‘’Bu fotoğrafı paylaş ama bu kişileri çıkar, yerimizi gösterme, fotoğrafın şu tarafını kes” gibi kararlar veriyorlar. Bunu yaparken, kullanıcılarının mahremiyet kısıtlarını göz önünde bulunduruyorlar.

Başka önemli nokta ise; diyelim ki siz elinizden geldiğince mahremiyetinizi korumak istediniz, bu yazılımlar çalıştı. Hala mahremiyet ihlali olabilir mi? Evet olabilir, çünkü daha önce hiç tanımlamadığınız bir kuralınız olabilir. İlk defa başınıza özel bir durum gelmiş olabilir. Biz bu alanda da çalışıyoruz. Benzer mahremiyet kurallarını düşünüp kullanıcının istemeyeceği durumları tahmin etmeye çalışıyoruz.   Bu sayede mahremiyet ihlallerini yakalayıp kullanıcıya bilgi verebilecek sistemler üzerinde çalışıyoruz. Yapay zekâ burada devreye giriyor, biz verilen bilgiler üzerine daha çok mantık yürüten ve ondan daha çok bilgi çıkarabilen sistemlerle çalışıyoruz.

Argumentation tekniği kullanarak mahremiyet kararlarının alınması konusunda 2017’de yeni makalemiz yayınlandı. Uluslararası konferanslarda çalışmalarımızı tanıttık. Bizim açımızdan parlayan bir yıldız bu çalışma, devam ediyor ve edecek. Sosyal medyada da mahremiyet meselesinin önümüzdeki yıllarda çok önemli ve hepimizin hayatına dokunacak bir mesele olacağına inanıyorum.

Facebook’ta mahremiyet açısından hali hazırda birtakım önlemler mevcut. Sizin sisteminizde bu önlemlerin üzerine eklenen unsurlar nelerdir?

Siz diğer insanların sizi etiketlemelerine iznini vermediniz diyelim, ama sizin fotoğrafınızı hala paylaşabiliyorlar. Tag’lenmediği halde o fotoğrafı gören herkes o bilgilere erişebiliyor. İkincisi Facebook’ta ‘’Bu resmi sadece arkadaşlarım görsün ama sadece belli isimler’’ diyebilirsiniz Ancak bunu her paylaşımınızda yeniden yapmanız gerekiyor. Bizim geliştirdiğimiz sistemde biz kullanıcıyı her paylaşımında yeniden aynı kısıtlamaları yapmasına gerek kalmadan, mahremiyet tercihlerini kendisine hatırlatmış oluyoruz.

Şu anda bu yazılım kullanılabiliyor mu?

Çalışmalarımız demo dediğimiz prototip sistemler üzerinde kullanılıyor. Daha önce aslında Android işletim sistemli mobil cihazlarda kullandık. Ama kullanıma açılabilmesi için önce izinlerin alınması gerekiyor.

Facebook bu tür yazılımların kabulü ve kullanımı konusunda nasıl bir politika izliyor?

Facebook her türlü uygulamayı denetleniyor. Bunun bir izin süreci var. Biz değişik dönemlerde bu izin işlerini hallettik ve önerilerimizi sunduk. Burada yaptığımız temel şey aslında bu sistemleri geliştirmek ve prototip olarak nasıl çalıştığını göstermek. Özellikle yapay zekâ konulu konferanslara katılıyoruz ve yazılımlarımızı tanıtıyoruz. Ama bunun herkesin kullanabileceği seviyeye gelmesi için Facebook tarafından da desteklenmesi gerekiyor. Şu anda bunu yapabilmek için daha büyük bir ekibe ve şirketleşmeye gerek var. Biz şu aşamada daha araştırma-geliştirme seviyedeyiz, örneğin bir kişi için onun verilerini alarak bu verilerde ne türlü mahremiyet ihlalleri olduğunu söyleyebilecek durumdayız.

Buraya kadar Facebook’taki görsel paylaşımlarda mahremiyetten bahsettik peki, yazılı içeriklerde durum nedir?

Bunun için doğal dili anlayan, işleyen yazılımlara ihtiyaç var. Yeni yeni bu konuya da eğilmeye başladık. Ama çok kolay bir iş değil. Yeni teknolojiler resimlerle ilgili gerekli bilgiyi verebiliyor. Betimleme bilgileri geliyor. Resmi verdiğiniz zaman size resimle ilgili 20 tane ilişkili kelime veriliyor. Benzer çalışmaları metin analizleri üzerinde de yapmayı hedefliyoruz.

Bu çalışmada kullanıcıların mahremiyet algısını da görmüş oldunuz, ne gibi sonuçlar çıktı?

Bu konuda farklı zamanlarda farklı kişilerle çalışmalar yaptık. İnsanların mahremiyet üzerine çok az düşündüklerini fark ettik. Kullanıcıların Facebook’ta ortalama 300-350 arkadaşı var. Bu kişiler arasında sizi aslında iyi tanımayan insanlar olabilir, paylaşımınızı neden yaptığınızı anlayamayacak insanlar olabilir. Biz genelde Facebook çevremizi bizim resimlerimizi beğenen, altına yorum yazan belki 50-100 kişi gibi düşünüyoruz. Hâlbuki “uyuyan” bir 200-250 kişi daha var. Onlar da bu paylaşımları görüyorlar aslında.

İlk yaptığımız araştırmaları çok geniş bir kitleyle yapıyorduk. Daha sonra daha küçük bir kitleyle, daha genç ve daha eğitimli bir grupla yaptık ama onların da bu konuda hassas olmadıklarını fark ettik. Aslında burada konu sadece mahremiyetle sınırlı da değil. Günümüzde artık çocuklar da Facebook’a giriyorlar ve paylaştığınız içerikleri görüyorlar. Bu içerikler acaba onlar için uygun mu, bunu da düşünmek gerekiyor. Bu bir mahremiyet sorusu değil ama yine de çok önemli bir mesele.

Son olarak, sosyal medyayı kullanırken temel olarak nelere dikkat etmeliyiz, neler önerirsiniz?

Facebook’ta paylaşımları kimlerle paylaşacağınıza dair yapabileceğiniz seçimler var. Bunlardan bir tanesi Public dediğimiz, aslında bütün dünyayla paylaşma seçeneği. Herhangi bir reklam veya pazarlama amacınız yoksa kendinizle ilgili paylaşımları Public yapmamaya dikkat etmeniz gerekiyor.

Özel olduğunu düşündüğünüz ve tüm arkadaşlarınızla paylaşmak istemediğiniz içerikler için arkadaşlarınızı seçerek özel gruplar kurabilirsiniz.

Ayrıca biri sizinle ilgili bir şey paylaştığında ve sizi etiketlediğinde bu etiketi kaldırabilirsiniz.